Turkish
 
   
Editorial: Truth, Medicine and The Responsibility of Psychiatry

Ejder Akgün YILDIRIM
2022 33(3): A5-A6
[Back]    [Full Text (PDF)]    [E-Mail to Author]

Dünyanın çevresinin ekvator seviyesinde 40.070 km
olduğu, bir tam dönüşün 24 saat olduğu hesaba
katıldığında yeryüzündeki her şey inanılmaz bir
hızla dönmektedir (Franqui 2007). Bu fark edilmeyen hıza
gezegenin Güneş etrafındaki dönüş hızı, Güneş Sisteminin ve
Samanyolu Galaksisinin devinim hızı da eklendiğinde insan
denilen canlının gözlemsel becerilerinin ve hayal gücünün
ötesinde bir hakikatle yaşadığı ortaya çıkar. Diğer taraftan bilimle
elde edilen ancak deneyimlenemeyen bu bilgi, eğer bu
bilgiyi var edecek bir toplumsal/kültürel bağlam inşa edilmezse
yaşanılan gerçeğe yabancı bir hakikat olarak durur.
Hakikat ile yaşanılan bu çatışma sosyal evrenlerdeki sosyal
olgular için de geçerlidir ve hatta nesnel ölçüte ilişkin sınırlar
muğlak olduğundan çatışma daha yoğun, hakikate olan direnci
daha fazladır. Sosyal bağlamda bu tür çatışma örneklerinden
biri ülkemizde sağlık ortamında cereyan eden ve kendi içinde
yoğun çelişki barındıran şiddet ve ayrımcılık sorunlarıdır.
Ülkemizde hekimlik ve sağlık ortamı zorlu bir dönemden
geçmekte. Sadece 2022 yılı Temmuz ayında sağlık çalışanlarına
yapılan onlarca saldırı yanında bir hekim hasta yakınınca
katledildi, hekimlik değerlerini savunduğu için bir psikiyatrist
planlı ve organize şekilde saldırıya uğradı, hekimlik andı yönetimlerce
sansür edildi, diğer taraftan hekim kimliğine sahip
birkaç kişinin ise hekimliğin kadim değerlerine aykırı olarak
açıkça toplumsal ayrımcılığı teşvik eden mesajları yayınlandı.
Bu kaotik dönemde özellikle sağlık çalışanlarına yönelik
şiddet, tam da yukarıda anlatılan hakikat ve öznel gerçeklik
çatışmasında olduğu gibi şiddet uygulayanın kendi öznel gerçekliğinde
hizmet almak talebi ile gerekçelendirdiği saldırı,
sağlık hizmetini verilemez noktaya getirdi. Bu hali ile irrasyonel
ve sağlıkta hedef gözetmeyen şiddet Türkiye’de ciddi sayıda
hekimin kurum değişikliği yaparak meslek yaşamları ile
ilgili stratejik karar almasının da önemli nedenlerinden biri.
Bu durum kamu hastanelerinde hekim istifalarına yol açarken
azımsanmayacak sayıda hekim ise yaşamak ve mesleğini icra
etmek üzere yurtdışına çıktı. Sağlık hizmeti alamamalarının
nedeninin uyguladıkları şiddet olduğunu göremeyen failler
ise saldırılarını meşru addetmektedirler. Kendi evrenlerinde
çözüm için yıkımı seçen insanları bu karşılıklı toplumsal uzlaşıdan
koparan gerekçeler nedir? Kısa vadeli ödüle kenetlenmiş
bir yıkıcılığa evrilen yönü ile kendi oturduğu evde binanın
kolonlarını keserek yer kazanmaya çalışan kişinin yaptığına
benzer bu tutum, hakikati neden ısrarla göremez?
Sosyal yaşamda da doğrudan deneyimlenmese de öğrenilen,
aktarılan, tahmin edilerek ulaşılabilecek rasyonel kabuller
yok mu? Elbette var ve insanın bugüne ulaşan öyküsü tam
da bunu öğrenilir kılması ile mümkün oldu: Yaptığı eylemin
olası uzak sonuçlarını varsayarak hareket etmesi ve ötekinin
acısını anlayabilmesiyle.
Trivers’in (1971) iki yönlü altruizm kavramı toplumda karşılıklılık
algısı ile bireylerin genlerini taşımayan, akraba dışı
üyelere yönelik yüksek empati ve karşılıksız yardım davranışını
açıklar. Genin korunması üzerine oluşan evrimsel stratejilerin
başlangıçta açıklamakta zorlandığı altruizm çıkmazını
anlamayı sağlayan iki yönlü altruizm yaklaşımı, toplumda
karşılıksız iyiliği ve iyi olmayı var eden tutumun uzun vadede
kişinin ve genlerinin faydasına olacağını söyler. Yardım etmek
ve dayanışma eğer bir grubun ortak değeri olursa tüm üyeler
için güvenli ortamı sağlayacaktır. Çünkü insanlar büyük
toplamda bir diğerine ve bir diğerinin becerisine muhtaçtır.
Toplumsal normlar bu evrimsel baskı ile ortaya çıkan karşılıklı
iyiliği artıracak bir kültürü oluşturur. Bu ihtiyaç duyulan
beceri sağlık gibi sağ kalımın en güçlü belirleyicisi ile ilgili
ise çok daha kıymetli olması beklenirken toplum neden sağlık
çalışanının zorluğunu ve emeğini göremiyor, tersine dışlayıcı
bir yaklaşıma meylediyor? Trivers’in kuramına göre bu
Geliş Tarihi: 31.08.2022, Kabul Tarihi: 13.09.2022, Çevrimiçi Yayın Tarihi: 15.09.2022
*Prof. Dr., Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı
E.A.Y.: https://orcid.org/0000-0002-8620-1254
E-posta: ejderyildirim@yahoo.com
https://doi.org/10.5080/u27234
Hakikat, Hekimlik ve Psikiyatrinin Sorumluluğu
Truth, Medicine and The Responsibility of Psychiatry
2
Ejder Akgün YILDIRIM*
A6
iyiliğe eğilim aynı zamanda paradoksal şekilde “kötü olanın”
hızla dışlanmasını da zorunlu kılar. Toplumsal norm oluşturma
eğilimi paranoid öğelerden beslenir ve eğer çevresel
kışkırtma varsa düşmanlaştırma yıkıcı bir hal alabilir (Brüne
2016). Ebeveyn-çocuk, öğretmen-öğrenci gibi kadim rol ikiliklerinden
olan hasta-hekim ilişkisinin (Lopata 1995) diğer
rollerden farklı olarak rol değişimini mümkün kılmaması da
ilişkinin kırılgan ve aynı zamanda yüklü olmasının olası nedenlerindendir.
Büyük resimdeki hakikatin yani “vefakâr hekim”
yerine insanın ve grubun küçük evrenindeki yaşanılan
ve algılanan “bize zaman ayırmadı” gerçeği daha belirleyici
olabilmektedir. Bu düşmanlaştırma maalesef değerleri yok
sayan, değersizleştiren ve suni olarak kışkırtılan bir iklimce
ayrıca beslenmektedir.
Bu iklim sorununun yönetimsel açıdan önemli bir göstergesi
son zamanlarda hekimlik andında yaşanılan dayatma ve yok
saymadır. Ayrımcılığa karşı durmayı daha net ve daha geniş
tanımlayan Dünya Tabipleri Birliği hekimlik andının okunmasına
karşı çıkmak hekimliğin kadim ve yaşayan değerlerini
21. yüzyılda oksijensiz bırakmak gibidir. Bir hakikat olan cinsel
yönelim ve kimlik çeşitliliğini yok saymak ya da yıkıcı bir
dille tanımlamak değerlerle var olmuş sağlık ortamına onulmaz
bir darbe vuracaktır. Bu durumla ilişkili bir diğer önemli
sorun ise cinsel yönelim ve cinsel kimlik çeşitliliklerine karşı
bilim dışı ve ayrımcı argümanların bir söylem olarak kurumsal
ölçekte dile getirilmesi ve hekimlik değerlerine karşıt ve
hekimlik değerlerini değiştirmek üzere dayatılmasıdır. Bu
kurumsal söyleme devlet kurumlarının katılması, hatta bazı
hekimlerin ayrımcılığı desteklemesi başta tıp eğitimi olmak
üzere bilim ve bilgi ile olan ilişkinin kurumsal düzeyde tekrar
gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Benzeri tutum aşı
karşıtlığında da yaşanmış, toplum sağlığına en büyük zararı
hekim kimliği ile bu karşıtlığı sergileyenler vermiştir. İstisnai
bir durum olsa bile bir psikiyatrın eşcinselliği ahlaki normlar
ile olumsuzlayıp toplumda bedelleri olacak bilim dışı mesajlar
vermesi, hakikat ve normları arasında kaldığında hakikati
seçmek zorunda olduğu bilmemesi başta uzmanlık eğitimi olmak
üzere yeniden yapılanmayı zorunlu kılmaktadır.
İnsanın hakikatin bilgisiyle karşılaşması ile öznel gerçeği arasındaki
ilişki sadece bilgi kuramları ile açıklanamayacak kadar
karmaşıktır. Bu karmaşık durumun anlaşılması özellikle
toplumsal olaylarda yaşanılan şiddet ve yıkıcılığın, bilim dışı
inanışlar ile toplum sağlığına zarar verici eylemlerin önlenmesinde
ayrıca önemlidir.
Moreno toplulukların da hastalıklı durumları olabileceğinden
yola çıkarak bireyin ruhsal hastalığının şifacısı olan psikiyatri
kavramını temel alarak sosiyatri kavramını ve toplumsal iyileşmenin
ve iyileştirmenin gerekliliğini öne sürer (Giacomucci ve
ark 2021). Böylesi iddialı bir rol elbette psikiyatri için şimdilik
gündem dışı görünebilir ve ayrıca kültürel kabulleri bozan ve
değiştiren bir iklim sorunu varsa bu elbette ekonomi-politik
belirleyicilerden bağımsız düşünülemez. Bununla birlikte yıkıcı
sonuçları ve toplumsal normlar üzerindeki etkilerini anlamak
ve yıkıcılığını dönüştürmek adına psikiyatrinin yeni tanımlamalar
oluşturması topluma olduğu kadar hekimlik mesleğine
karşı da sorumluluğu olacaktır. Ayrımcılık, çatışma ve güvensiz
ortamın ruhsal sağlığı bozan en önemli değişkenler olduğu
düşünüldüğünde psikiyatrinin önleyici ve koruyucu ruh sağlığı
hizmeti görevi, bu iklimin değişmesinde ona ayrıca tarihsel bir
sorumluluk da vermektedir.
Psikiyatrinin kısıtlı çözümleme yöntemlerini bir yana bırakarak
gelenekselleşmiş bilgi kaynaklarının ötesine geçmesi
(Bracken 2014), kendi mikrokozmozundan çıkarak bilginin
köklerine ve özgürleşmiş bilime yelken açması zorunludur.
Geçmişinde öjeni gibi ağır bir yük taşıyan psikiyatrinin günümüzde
hak savunucusu noktaya gelmesi statükoya karşı kendi
öznel dünyasından çıkışının önemli bir göstergesidir. Bilimsel
yöntemin olmadığı ortamda bilgi, yabancılaşılan bir hakikate
hatta hakikati karartan doğruya dönüşebilir (Yardımcı 2019).
Özgürlük ile beslenmemiş bir ortamda ise bilimsel yöntemin
gelişmesi ve paradigmayı değiştirmesi beklenemez. Bu açıdan
psikiyatrinin de deneyimlediği bilgi ve bilgi kuramcılarının
ötesindeki evrene baktığında, makrokozmozdaki insan zihni
ve ruhsallığına ilişkin bilgi kaynaklarının baş döndürücü hızını
keşfetmesi kaçınılmazdır.
Tüm bu kısıtlayıcı ve yaşamı zorlaştıran iklime rağmen hakikat
kendini var etmekte, ruh sağlığı çalışanlarının bilimi,
özgürlüğü, hakikati savunmaları; yanlışları, yanlış yapanları
bilim ile eleştirebilmeleri ve hakikat kültürünün tohumlarını
atanlardan olmaları, hekimlik ve meslek adına geleceği güvenli
kılmaktadır. Psikiyatri bu zorlu süreçte henüz bir bütün
olarak yer alamasa da psikiyatristler bu hakikat yolculuğunun
bilim öncüleri olmuştur, gelecekte de olacaklardır.
KAYNAKLAR
Bracken P (2014). Towards a hermeneutic shift in psychiatry. World
Psychiatry, 13(3): 241-3.
Brüne M (2016). Textbook of Evolutionary Psychiatry and Psychosomatic
Medicine The origins of psychopathology. 2. Baskı, Oxford, Oxford
University Press, s:85.
Franqui A (2007) How Fast Are You Moving When You Are Sitting Still? The
Universe Classroom 71; 1-6 https://nightsky.jpl.nasa.gov/docs/HowFast.pdf
Giacomucci S, Karner D, Nieto L ve ark (2021). Sociatry, psychodrama, and
social work: Moreno’s mysticism and social justice tradition. Social Work
with Groups, 44(3): 288-303.
Lopata, H. Z. (1995). Role theory. Social roles and social institutions: Essays in
honor of Rose Laub Coser. 2. Baskı, JR Blau , N Goodman (Ed), NewJersey,
Transaction Publisher s:1-11.
Trivers RL (1971). The evolution of reciprocal altruism. Q Rev Biol, 46(1): 35-
57.
Yardımcı AB (2019). Bilimsel Bilginin Sosyolojisi ve Keşif-Gerekçelendirme
Ayrımı Üzerine. FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 1(28): 387-404.